SON ZAMANLARIN EN İYİ GENÇLİK FİLMİ:
"The Perks Of Being A Wallflower"
Sevgili Popcorncularr, karşımızda çoook mısırlık bir film var ;) Tam ağzımıza layık. Hani şu ara sevdiğiniz türdeki filmlerin farklı farklı versiyonlarını seyretmekten şikayet ediyorsanız aradığınızı buldunuz demektir. Çünkü bu film gerek işleyişi, gerek tarzı, gerek konusu, gerek de çekimleri bakımından diğer filmlerden çok daha fazla artı sağladıı. Şimdi konumuza gelelim, demeden söylemek istediğim başka bir şey var. Çünkü konusuna google yazıp okuyabilirsiniz, ki ben yine ufak bir şekilde değineceğim. Ama ben size başka bir konuda yardım etmek istiyorum. Bu filmi seyrederken, gerçekten aradığım film buydu deyebilecek misiniz? Çünkü çoğu zaman afişini görür, konusunu okur, işte bu tam benlik deriz. Fakat yarım saat geçmeden pişmanlık duymaya başlayabiliriz. Hatta bitince şu geçen 2 saate acırız. Bir de zamanınız kısıtlıysa, daha da beter... :)) Bu yüzden şu filmi bir güzel tanıtayım da sizlik mi değil mi olduğuna SİZ karar verin.
Filmimiz, Amerikalı bir yazar olan Stephen Chbosky'nin kitabından uyarılmış.( kitaptan uyarılmış film izlemek isteyenlere duyrulur). Genel anlamda kitabın anlattığı ise, herkezin başına gelen şu büyüme çağı. Belki de çoğumuz hala o dönemdeyiz. Filmi daha güzel yapan ise başrollerimiz: Emma Watson, Lorgan Lerman, Ezra Miller... Emma Watson zaten çoğumuz Harry Potter'dan tanıdığımız bir karakter. Küçüklüğünü biliyoruz o derece yani :-) Ve bence diğerleri de iyi olmasına rağmen rolün en iyi hakkını veren de Emma Watson'dı. Bir oyuncuya her rol bu kadar iyi gider mi? Yeri geliyor çalışkan mükemmel öğrenci, yeri geliyor 18lik çıtır, heralde kötü kadını canlandırsa herkes kötüden yana olacak :-) İşte bu nedenle ben Emma Watson'a bittim, bittim, öldüm. O kısacık saçlarıyla bile hala güzelliği yerinde, tam bir dişi :D Neyse Emma ya bu kadar övgü yeter... SAYGILAR..... Demek istediğim, Emma Watson var, ne olursa olsun pişman olmazsınız. izleyin.Ama daha karar vermeden okumaya devam edin.
Hikayemiz 90'lı yıllarda geçiyor. Charlie, daha önce manitası olmamış, havalı bir arkadaş grubunda yer almamış, amerikan conilerinin aksine içine kapanık bir çocuk. Ortaokuldan liseye geçince de bu ünü peşini bırakmıyor. Okulda iyi bir arkadaşının olmaması, son sınıflar tarafından alaya alınması, kısacası içine kapanık diye adlandırdığımız bu kişiliğe ters olabilecek her şey daha ilk günden Charlie'nin kabusu oluyor. Sadece 1384 gününün kaldığını hatırlatıp duruyor kendisine... Ailesiyle olan ilişkileri de çok iyi sayılmaz. Küçükken teyzesi hakkında geçirdiği bir tramva ve kısa zaman önce en iyi arkadaşını kaybetmiş olması Charlie'nin sorunlu bir genç olarak tanımlattırıyor. Hatta filmin en dikkat çekici bir yönü de Charlie'nin olmayan bir kişiye mektuplar yazması. Bu da film boyunca Charlie'nin iç dünyasını bize yansıtmış ve geçmişten görüntüleri gözlerimizin önüne seriyor. Babası Charlie'nin hayatına yüzeysel bakan bir adam, annesi ise her konuda kontrol delisi olmaktan çekinmeyen bir kadın. Ayrıca ablası Candace'yle de pek mükemmel bir ilişkileri yoktur.
İşte başrolümüz Charlie'nin böylesine çekilmez bir hayatı varken, hayatı nasıl tanıyacak, dersiniz?Bu sırada işte o mükemmel ikilimiz olaya müdahale ediyor: Patrick ve Sam. ikisi de hayatı dolu dolu yaşayan, üvey kardeş olmalarına rağmen birbirlerine gerçek kardeş gibi kenetlenmiş çılgın karakterlerimiz. İşte bu ikilimiz, Charlie'nin hayatına dur diyor ve bütün ipleri kendi ellerine alıyorlar.
KARAKTERLER
Lorgan Lerman / Charlie
Hayatını anlık yaşayan, neşe dolu kızımız Sam. Ancak onun da içinde fırtınalar kopuyor. Çocukken babasının patronu tarafından tacize uğramış, bu yüzden de hayatı daha çocukken ona zindan olmuş. Üvey kardeşi Patrick'i de gerçek kardeşi gibi benimsemiş.
Sam'in üvey kardeşi. O da tıpkı Sam gibi içten, samimi, neşe dolu... Charlie ile aralarında yakın bir arkadaşlık başlar...
Mae Whitman / Mary Elizabeth
Sam'in yakın arkadaşı. Yakın zaman içerisinde Charlie'den hoşlanmaya başlar ve Charlie'de onu çeken bir şeyler vardır.Charlie istemese de zamanla değişik bir ilişkileri olur.
Okul hayatı boyunca görmezden gelinmiş, arkadaşları tarafından dışlanmış, kendi içinde büyük sorunlarla mücadele eden sorunlu gencimiz. Bütün bu duruma karşın ileride yazar olmak gibi büyük bir hayali var. Küçükken geçirdiği bir tramva nedeniyle hayata karşı fazlasıyla yorgun. Ancak gün gelip kader yollarını Patrick ve Sam'le birleştirince durum değişiyor. Hayata olan bakış açısı Patrick ve Sam'in özgür ve neşe dolu yaşamında yeniden biçimleniyor.
Gün geçtikçe Charlie, Sam'e karşı bir şeyler hissetmeye başlar...
Gün geçtikçe Charlie, Sam'e karşı bir şeyler hissetmeye başlar...
Emma Watson / Sam
Hayatını anlık yaşayan, neşe dolu kızımız Sam. Ancak onun da içinde fırtınalar kopuyor. Çocukken babasının patronu tarafından tacize uğramış, bu yüzden de hayatı daha çocukken ona zindan olmuş. Üvey kardeşi Patrick'i de gerçek kardeşi gibi benimsemiş.
Ezra Miller / Patrick
Mae Whitman / Mary Elizabeth
Sam'in yakın arkadaşı. Yakın zaman içerisinde Charlie'den hoşlanmaya başlar ve Charlie'de onu çeken bir şeyler vardır.Charlie istemese de zamanla değişik bir ilişkileri olur.
Paul Rudd / Bill
Charlie'nin 9.sınıf ingilizce hocası. Charlie'nin zekasını ve yazma yeteneğini ilk o keşfeder.
Filmimizden kesitler
Ne zaman bu filmin adını duysam dudaklarıma tebessüm yayılır... Bir çok etkileyici sahnesi vardır. Yeri geldi düşündürdü, yeri geldi duygulandırdı, yeri geldi gülümsetti, yeri geldi oturup meraktan tırnaklarımı kemirdiiimmm :-D Ama arkadaşlığın, dostluğun ve o büyüme çağındaki zorlukların anlatıldığı güzel ve nadir filmlerden biriydi..... Romantizm, dram ve gençlik dolusu bu filmle sizleri yalnız bırakayım o zaman, iyi seyirler......:**
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder