Ara

Pazar, Ağustos 25, 2013

                   The HOBBIT (Unexpected Journey)

Yüzlüklerin Efendisi gibi büyük bir serinin yazarının Yüzlüklerin Efendisi'nin öncüsü olarak yazdığı Hobbit,Yüzlüklerin Efendisi'nin yönetmeni Peter Jackson tarafından beyaz perdeye aktarmasıyla heyecanlı bekleyiş başladı.Hayran kitlesi Orta Dünya hasretiyle yanıp tutuşuyordu.Bu film herkese bir tür nolstalji yaşatacaktı.Heyecanlı bekleyiş beni de içine almıştı.Çünkü Yüzlüklerin Efendisinin bütün bölümlerini izlemiş biri olarak doğrusunu söylemek gerekirse çok heyecanlıydım.Sözlerimden de anlaşılacağı gibi filmden beklenti ÇOK BÜYÜKTÜ.Film çıktı.Türkiye'den çoğu filmsever film hakkında kötü yorumlar yaptı.Aslına bakarsanız tek sorun The Hobbit filminin Yüzlüklerin Efendisi(YE) filminden daha sonra çıkmasıydı.Bu,film için büyük bir tehlike oluşturdu.Ama film şimdi değil de çok daha önce YE'den önce çıksaydı belkide filme gelmiş geçmiş en iyi film denebilirdi.Ama bu yorumlar sadece ülkemiz için geçerli.Yurtdışındaki çoğu sinama sever bu filme bayıldı.Bence de film de harikaydı,kitabı da.Sadece uzun oluşunun dışında tabii.Ve filmi diğer YE serisiyle karşılaştıramayız çünkü bu kitabın yazılış amacı bile farklı bu biraz masalsı bir yazım.Ama sonunda bence hakkettiği gişeyi aldı veİMDB'de yaklaşık 340.000 kullanıcıdan 8.1 puanını aldı. Aslına bakarsanız film hakkında bu kadar yorumu dile getirmişken film hakkında bilgi vermeyi unutmamalıyız...


 Film YE'den de tanıyacağınız Bilbo'nun konuşmasıyla başlıyor.Şöyle:
''Sevgili Frodo bir keresinde maceralarımla ilgili her şeyi anlatıp anlatmadığımı sormuştun bana.Samuel Jackleri içtenlikle anlattığımı söyleyebilirim ama herşeyi anlattığımı söyleyemem.Ahh saçma.Ahh artık yaşlandım Frodo,bende artık o genç hobbit değilim.Gerçekten neler olduğunu öğrenme vakti geldi.Çok uzun zaman önce başladı.Çok uzaklarda doğuda bir ülkede.Günümüz Dünya'sında eşine rastlayamayacağın bir yerdi.Orada Dale adında bir şehir vardı.Pazar yeri dörtbir tarafa nam salmıştı.Tezgahlar şarap ve meyvelerle dolup taşardı.Şehir huzur ve refeh içindeydi.Bunun nedeni şehrin Orta Dünya'daki en büyük krallığın girişinde yer almasıydı.Erebor...Dağ altı kralı cüce hükümdarların en yücesi Thror'un kalesiydi.Thror kendinden ve yuvasını sürdüreceğinden emin olarak hüküm sürmekteydi.Çünkü soyu oğlu ve torunu yaşadıkça güvence altındaydı.Ah Frodo.Erebor...Dağın derinlerine kurulu olan bu kale şehrin güzelliği efsanelere konu oluyordu.Zenginliğinin kaynağı yer altında gizliydi.Kayalardan sökülen değerli taşlar ve taşların içinde nehirler gibi parlayan altın damarlar vardı.Cücelerin yeteneği eşsizdi.Elmas,zümrüt,yakut ve gök yakuttan çok güzel şeyler üretiyorlardı.Daha derine karanlıklara doğru kazmaya başladılar ve onu da orada buldular dağın yüreği.Arken taşı.Thror ona ''Kralın mücevheri'' adını verdi.Bunu hükümdarlık hakkının tanrısal kökenli olduğu şeklinde değerlendirdi.Herkesin ona bağlılık yemini etmesi gerkirdi.Büyük Elf kralı kral Thranduil dahil.Ama huzur ve bolluluk yılları uzun sürmedi.Her şey yavaş yavaş bozuldu.Kimse farkına varmadan.Thror'un altın sevdası aşırıya kaçmıştı.Yavaşça hastalık içini kemirmeye başladı.Hastalık aklını etkiliyordu.Hastalığın etkili olduğu yere kötü şeyler yerleşti.İlk olarak kuzeyden gelen kasırgaya benzer bir ses duydular.Dağdaki çam ağaçları sıcak kumlu rüzgar ile birlikte çatladı ve yarıldı.Bu kuzeyden gelen bir ateş ejderhasıydı.Gelen Smaug'du.O gün bir hiç uğruna ölüm yağdı.Çünkü Smaug için bu insan şehrinin hiç bir değeri yoktu.O gözünü başka bir şeye dikmişti.Ejderhaların altına karşı karşı konulamaz ve şiddetli bir tutkusu vardı.Erebor kaybetmişti.Bir ejderha yaşadıkça hazinesini herkese karşı koruyacaktır.Thranduil soyunu riske atmamak için ejderha ile savaşmadı.O gün Elflerden bir yardım gelmedi sonrasındada gelmedi.Anavatanları işgal edilmiş erebor cüceleri başıboş dolaştılar.Bir zamanlar güçlü olan insanlar tükenmişti.Genç cüce prens iş bulabildiği her yerde çalıştı.İnsanların köylerinde işcilik yaptı.Ama hiç unutmadı;ayın altında dumanı,ağaçların adeta işgence yapan sesini.Gökyüzündeki ejderha ateşi ile şehirlerinin kül oluşunu gördüğü yerde.Asla bağışlamadı ve asla  unutmadı.Böylece sevgili frodo bende hikayeye böylece dahil oldum.Biraz şansla birazda bir büyücünün isteğiyle kader bu masalın bir parçası olmama kara verdi.Şeyle başladı,senin tahmin ettiğin gibi başladı.Her şey bir oyukta başladı.Bir Hobbitin yaşadığı yerde.Öyle solucanlarla ve pis kokularla dolu kirli bir oyuktan bahsetmiyorum.Orası bir Hobbit'in eviydi.bu da iyi yiyecekler,sıcak bir kalp ve yuva demekti.''


Film kitaptakine benzer bir şekilde başlar.
Topraktaki bir oyukta bir hobbit yaşardı.Solucan kuyruklarıyla ve sulu çamur kokusuyla dolu,iğrenç,pis,ıslak bir oyuk değil,oturacak veya yemek yiyecek bir yeri olmayan kuru çıplak,kumlu bir oyukta değildi.Bir hobbit kovuğuydu ve bu da konfor demekti.
Bu hobbitin hali vakti yerindeydi ve adı Baggins’ti.Kapı tüneli andıran boru şekilli bir hole açılıyordu.Tuhaf bir tesadüf eseri,uzun zaman önce dünyanın sessizliğinde,gürültü daha az,yeşil daha çok,hobbitler ise hala boldur.
Her şeyden habersiz Bilbo’nun o sabah gördüğü tekşey,asa taşıyan ihtiyar bir adamdı.Adamın pek kendisine göre olmadığını karar vermişti ve gitmesini istiyordu.
Bu Dwalin’di.
Ker yerken kapı daha yüksek sesle çalındı.Gelen Balin’di.Kısaca Bilbo’nun en tuhaf Çarşamba günlerinden biriydi.Hızlıca geçicem,Bunun ardından 11 cüce daha gelir ve Gandalf en son gelir(Thorin’le beraber).Cüceler yiyip içmişlerdir ve Bilbo çok sinirlidir.Ve cüceler erken kalkıp yolculuk için hazırlık yaparlar, ve Bilboyu’da davet ederler,Yeşil Ejderha Hanında buluşup yola koyulurlar.
 Tamam bu kadarı yeter fakat ben Yüzlüklerin Efendisindeki Bilbo'nun maceralarına nasıl atıldığını neler yaşadığını öğrenmek isterim dersniz izlemenizi kesinlikle öneririm.Filmin kalitesi çok yüksek.Çekimleri çok inandırıcı ve birde 3 boyut izliyorsanız kendinizi o yerde yaşamaktan alıkoyamıyorsunuz.Film uzun olsa da maceralar zaman zaman güldürüyor,zaman zaman heyecanlandırıyor.Ve Orta Dünya'nın kapıları size bir kez daha açılıyor aman sakın bu son sanmayın bu filmin devamları da var. :D
Peki şimdi filmden kesitler sırası;


















 Sevgili okurlarım filmin uyarlandığı The Hobbit kitabı;






Sevgili okurlarımız sizlere iyi seyirler diliyoruz ve tabi ki de adımızın hürmetine bol patlamış mısırlı seyrelerr... :D








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder